Bir taraftan çocuklarını evlendirip, birçok torun sahibi olan Hacı Mehmet ağa, ikinci bir evlilik daha yapıyor. Yeni evlendiği kadının yanında, önceki evliliğinden olma bir oğlu da vardır. Bu çocuk da Hacı Mehmet Ağa’nın bir dediğini iki etmez, yorulmak bilmeyen atak biri olmasından dolayı ona hep; “yiğidim, yiğit” diye hitap eder.  

1810’lu yıllara gelindiğinde Hacı Mehmet ağa artık iyice yaşlanmıştır. “Ölüm hak, miras helaldir” diyerek çocuklarını toplamış, elde ettiği malını, mülkünü çocuklarına paylaştırmıştır. Ölüm tarihi  bilinmemekle birlikte, 1810’lu yıllarda vefat ettiği tahmin ediliyor. Kendi ismine izafeten, hudutnamede tarif edilen mecra, halk arasında Hacımehmed’in yurdu olarak söylenegelmiştir ve Hacımehmetli Köyü olmuştur. Artık aile genişlemeye başlamış, köy şenlenmiştir. Hacı Mehmet’in torunlarının torunu olmuş, üstü toprak damlı evler, hayvan ve sürüler için ahırlar çoğalmıştır.

Alanya Belediyesi Yayınlarından; “Ondokuzuncu Yüzyıl Nüfus Defterlerine Göre Alaiye Kazası” adlı eserde; Osmanlı Devleti’nde modern anlamda ilk nüfus sayımının 1830 yılında başladığı belirtilmiştir.  1930’lu yıllarda her yıl için nüfus sayısı güncellenmiştir. Genel anlamda 1840 yılı sayımında hem hane hem de nüfus bilgisi yer almıştır. Hacımehmetli Köyü ile ilgili olarak adı geçen eserde “HACIMEHMETLİ YÖRÜKLERİ” başlığı altında şöyle ifade edilmektedir:

“Cemâ’at-i Hacımehmedli tâbi’-i Evkâf-ı Mahmud Seydi şeklinde Mahmud Seydi Efkâfına bağlı Hacımehmedli Yörüklerinin 1830 yılında muhtarı Akışoğlu orta boylu kır sakallı es-Seyid Mustafa’dır. Askerliğini yapmak için 2 kişi Deraliyye’ye asakir-i mansureye giderken, özür grubundan 3 a’ma olup 34 menzilde 127 nüfus bulunduğu gibi icmâlde 54 tüvânâ, 44 sâbi, 27 sâir olmak üzere 125 nüfus vardır.1833 yılında 134 nüfus olup, icmâlde 53 tüvânâ, 39 sâbi, 34 müsinn ile 126 nüfus kayıtlıdır.1840 yılında orta boylu kır sakallı muhtar-ı evvel Afşaroğlu Kerim bin Mustafa iken; orta boylu kara sakallı imam Keleşoğlu Mustafa bin Ahmed’dir. Askerlğini yapmak için 4 kişi asakir-i mansurede iken, eğitim için 2 tahsil-i ilm, özür grubundan 2 meflûc ve 1 meftuk olup, 59 hanede 151 nüfus bulunduğu gibi icmâlde Cemâ ͑ at-i Tepekapusunda olan Hacı Mahmudlu şeklinde kaydedilirken,71 tuvânâ, 45 sâbi, 28 müsinn, 3 nizâmiye olmak üzere 62 hanede 147 nüfus bulunmaktadır (Uysal, Yavuz.;Çınal,  Hüseyin. 2021: shf-32)”.

Bu nüfus sayımlarında sadece erkek nüfus sayılmıştır. Sayım sonucunda nüfus; tüvânâ, müsinn, sabî ve sair şeklinde gruplandırılmıştır. (Tüvânâ:Askerliğe elverişli olanlar, müsinn:yaşlı, ihtiyarlamış olanlar, sabî. Küçük çocuk).

Yine “Osmanlı İmparatorluğu'nda Oymak Aşiret ve Cemaatlar” adlı kitabında Cevdet Türkay; Hacımehmetli’nin Yörükân tâifesinden bir cemaat olduğunu söyler. Hacı Mehmetli ismine Elazığ ve Konya illerinde de rastlanmaktadır.

Cumhuriyet Döneminde Soyadı Kanunu’ndan sonra, Hacı Mehmet’in oğulları Akış’dan gelenler; “Akışoğlu”, Kölüş’ten gelenler; “Kölüş”, Abit’ten gelenler;”Zararsız”, Torun’dan gelenler;”Aydın” soy ismini, Hacı Mehmet’in koruması ile evlendirdiği kızından gelenler; ”Akbaş”, Dandili ile evlendirdiği sarı kız soyundan gelenler; “Demir” soyadını almışlar. Evlendiği 2. hanımının çocuğu, Hacı Mehmet ağanın “yiğit” dediği genci de köyün batısında, köy girişinde uzun kavakların olduğu Başkavak Mevkiine yerleşmesini ister ve gelen gidene göz kulak olmasını söyler.

Hacımehmetli  Köyü’nün hem hayvancılığa, hem de tarıma elverişli olmasıyla nüfus hızla artar. Cumhuriyetin 10. Yılında, Hacımehmetli Köyü’nde, devletin isteği ve desteği ile, 1933 yılında Cumhuriyet Bayramı, çevre köylerin de katılımıyla kutlanır. Köy meydanında güreş tutulur, atlarla cirit oyunu oynanır ve yemekler yenir. Cumhuriyetin faziletleri anlatılır. Daha sonraki süreçte, suçluların cezası için bir ev karakola dönüştürülür. Rivayete göre bu ev,  1-2 yıl suçluların cezalandırıldığı karakol olarak kalır.

1940’lı yıllara gelindiğinde, köyden kente yavaş yavaş göç başlar. Tabi ki bundan Hacımehmetli Köyü de nasibini alır. Daha iyi yaşam şartları için köyden peyderpey şehre göç olur. İlk önce bugünkü Bağderesi Mevkiine göç olur. Bu bölgeden, Alanya’nın köklü ailelerinden “Hatıplar”dan araziler satın alınır. Zamanla deniz kıyısına doğru evler yapılır, mahalle genişler. Nüfus hızla artar. Artık Alanya’daki bu yerleşime Hacımehmetliler, Hacımehmetli Köyü denmeye başlanır. Alanya’daki nüfus, Hacı Mehmet’in ilk yurdu bugünkü Köprübaşı Kışlağı’ndan fazla olmaya başlar. Nüfus artınca, muhtarlık mührü Alanya sahildeki yerleşim yeri olan Hacımehmetli Köyü’ne geçer. Artık köyün ilk kurulduğu kışlak Köbrübaşı Yaylası veya Köprübaşı Kışlağı olarak anılmaya başlar. Bundan sonra Köprübaşı, bir nevi Alanya sahildeki Hacımehmetli Köyü’nün yaylası olur. Köy sakinleri kış aylarını Alanya’da, yaz aylarını Köprübaşı’nda geçirmeye başlar. Hacımehmetli Köyü, 2014 Belediye seçimlerine kadar köy olarak kalmıştır. Büyükşehir Belediye yasası ile, Mart 2014 itibari ile Alanya’nın merkeze yakın mahallelerinden birisi konumundadır.

Nesilden nesile aktarılan Hacı Mehmet’in bu hikayesini köyün yaşlılarından zaman zaman çok dinlediğimiz oldu. Ancak 2020 yılında kaybettiğimiz Duran Aydın amcamızın bize anlattıkları hafızamızda yer etti. Söz uçar, yazı kalır düsturu ile Hacımehmetli Köyü’ndeki dostlarımızın da teşvikleriyle, notlarımızı birleştirerek bu yazıyı kaleme aldık. Yazılı kaynaklarla da desteklediğimiz yazıda elbette hatalarımız olabilir. Hatalarımızı düzeltmeye hazır olduğumuzu da ifade etmek isterim. Bana yazının yazılmasında destek veren ve bilgi paylaşımında bulunan Duran amcamızın mahdumu Kerim Aydın’a ve Köprübaşı’nda ikamet eden,  Mehmet Kölüş Dayıya şükranlarımı sunuyorum. Elbette rahmetli Duran Aydın amcamıza, nam-ı diğer Duran Çavuş’a da ayrı bir parantez açmak isterim. Duran amcamız, gök kubbede hoş bir sadâ bırakıp gitmiştir.  Tabir-i caizse on parmağında on marifet vardı. Sadece Hacımehmetli Köyü’nün değil, bölgenin medar-ı iftiharı, her şeyiydi. Çocuk yaşta kendi çabasıyla okuma yazmayı öğrenmesinin yanında, Osmanlıca da okuyup, yazabiliyordu. Yeniliklere ve bilgiye aç biri olmasından dolayı elinden çok şey gelirdi. Köyün ve bölgenin imamıydı, kırık çıkıkçısıydı, terzisiydi, dişçisiydi, kadastrocusuydu velhasıl her konuda köylünün danıştığı, yol göstericisiydi. Kırık çıkık alanında ortopedist konusunda uzmandı, birçok kişiyi iyileştirmiştir. Dişi ağrıyanı, eğer diş ölmüşse dişini çekerek kurtarırdı. Tabi ki bunları yaparken hiçbir karşılık beklemezdi, meccanen gönüllü olarak Allah rızası için yapardı. Ufku geniş birisiydi. Köy yaşam şartlarına rağmen çocuklarını desteklemiş okutmuştur. Bir nevi diğer köy sakinlerine rehber olmuştur.

Bugün böyle insanları maalesef bulmak kolay değil. Rabbim gani gani rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.

Kaynakça:

Özer, Metin. Sancaklı Yörükleri. İzmir: Umay Yayınları, 2006.

Uysal, Yavuz; Çinal, Hüseyin. Ondokuzuncu Yüzyıl Nüfus Defterlerine Göre Alaiye Kazası: Alanya Belediyesi Yayınları:18, 2021

Türkay, Cevdet. Osmanlı İmparatorluğu'nda Oymak Aşiret ve Cemaatlar: İşaret Yayınları,2001