Bu sabah dilime Karadenizli şarkıcı sevgili Davut Güloğlu'nun bir şarkısı takıldı. "Ne oldu bize, ne oldu bize...."
Gerçekten de son yıllarda ne oldu bize denilecek bir konu ve konu hakkında da son derece şaşkınım!
Yıllardır, kendilerini milliyetçi ve muhafazakâr olarak tanıtan, saygı duyduğumuz ve değer verdiğimiz bazı ağabeylerimizin, büyüklerimizin geçmişimizle, tarihimizle ilgili sosyal medya paylaşımlarına şaşırmamak ve üzülmemek elde değil.
Neymiş efendim; Osmanlılar Türk değilmiş, Türk düşmanı imiş, Türkleri ezmişler gibi akla ve mantığa ziyan, hezeyanları paylaşmak neredeyse moda oldu.
Malesef bunu paylaşanların yukarıda niteleyerek bahsettiğim kişilerin olması üzücü...
Art niyet olduğunu düşünmüyorum. Fakat bilinçsizce kimlerin değirmenine su taşıdıklarını bilmeden, sorgulamadan yaptıklarını düşünüyorum. Şimdi herşeyi çözdük de, kim Türk, kim değil onu tartışmak mı kaldı. Atalarımız yanlış mı yaptı diyeceğiz. Tarihten buyana kurduğumuz 16 Türk İmparatorluğunu simgeleyen, Cumhurbaşkanlığı forsundaki 16 tane yıldızdan birisi olan Osmanlılara Türk değildir gibi bir ifade abesle iştigaldir, günahtır, yazıktır.
Anadolu'nun bizlere vatan olmasını sağlayan Osmanlılara minnet borçluyuz. Alanya Kalesinin tepesine Süleymaniye Camisini yaptırarak, adeta Türkün mührünü Selçuklu kalesine tapu senedi gibi kazıyan Kanuni Sultan Süleyman'ı yargılamak kimin haddine!
İstanbul'a Süleymaniye Camisini, Sultan Ahmet Camisini, Fatih Camisini, Valide Sultan (Yeni) Camisini ve irili ufaklı bir çok eser yaptıran, Edirne'ye Selimiye Camisini yaptırarak bu toprakları bize vatan yapan ecdadımız hakkında bir takım gizli mahfillerin uydurduğu paylasımları doğruymuş gibi paylaşmak doğru değildir.
Çağ açıp, çağ kapatan Sultan Fatih'i, Dünya kendisine küçük gelen Yavuz Sultan Selim'i, Dünyanın kendisine hayran kaldığı ve "Muhteşem" ifadesi ile tanımladığı Kanuni Sultan Süleyman'ı ve diğer Osman Gazi den başlamak üzere tüm padisahlarımızı sosyal medya silahşörlüğü yaparak yargılamak yanlıştır. Turizm sezonunda, Osmanlı eserlerini; atalarımız yaptı diye övünerek anlatıp ve ondan nemalanıp, sonrada o ecdada akla ziyan uydurmalarla iftira atmak Türk töresine, örf ve adetine de uymaz. Sonra adama sorarlar; "Sen kimsin, nesin ve Türk Milleti için ne yaptın? Ne ürettin? diye...
Bahsettiğim "o" kesimin laf ettiği; "Türk değil, Türkü ezdi" yaftaları ile iftira ettiği Sultan Fatih'e, batılılar ne diyordu; "Sultan Fatih, İstanbul'u alarak Roma kralı oldu, ölmeden önce Hristiyanlığı seçti" gibi yalanlar uydurarak kendinden olmadığı halde kendinden miş gibi göstermeye çalışıyorlardı. Oysa Sultan Fatih, İslam Peygamberi Hz. Muhammed (S.A.V) efendimizin müjdesine nail olmak için bizzat cephede savaşmış, kılıç sallayıp, denize beyaz atını sürmüstür. Siz kimsiniz yahu da, bu cüreti kendinizde buluyorsunuz. Gerçekten siz kimin kayığına biniyorsunuz? Size tavsiyem önce kendi geçmişinize, nereden geldik, nereye gidiyoruz diyerek bir baktırın derim. Artık redd-i miras yaparak bir yerlere varamayız.
Son olarak Müslüman Türk Evladına haddim olmayarak şunu söylemek istiyorum;
"Ey Türk, titre ve kendine gel!"