Osmanlının son dönemi 1880 yılından başlayarak cumhuriyetin ilk yıllarında mübadelenin gerçekleştiği 1926 yılına kadar, ekonomik gücü ve nüfusu kuvvetli olan tabiri caizse Alanyalı Ağalar, ev yapmada ustalıkları ile mahir Rum ustalara, Alanya Kalesi dışında özellikle bugünkü şehir içinde korumada olan, tescilli Alanya evlerini yaptırmışlar ve yeni evlerine göç ederek, yaşamlarını orada sürdürmüşlerdir. Dr. Ali Nazım Köseoğlu evi (1904), Cevdet Atilla evi( 1907), Kemal Zamanoğlu evi (1907) gibi evler inşa edilmiştir. (Yetkin, Haşim:2022) Bu dönemde Alanya’da tarımla uğraşanlar narenciye ve tarım ürünlerinden, bir de köylerden ve Konya’dan gelen ürünlerin Alanya limanından ihracat edilmesiyle önemli gelirler elde etmişlerdir. Toprak sahibi olanların kazançlarının artması, Alanya bahçelerinde tarihi güzel evlerin yapılmasına yansımıştır.
Bu dönemde Alanya’da her hangi bir imar planı veya plan yok, Alanya sadece bir kasaba. Osmanlı Döneminde çıkan, Ebniye Kanunu (Yapı Kanunu-1882) yürürlükte ve bu kanuna göre; yapının yoldan, komşu parselden kaç metre çekileceği ve yapının gabarisi belirleniyor. Bu dönemde İmar Kanunu ve İstimlak Kanunu da yok. Dolayısıyla yeni yol açmak için, tapu sahiplerinin, açılacak yol hattına gönüllü olarak rıza göstermesi gerekiyor. 1530 yılında çıkan 1580 sayılı Belediye Kanunun da henüz çıkmadığı yıllar. Buna rağmen halkın mutluluğu ve sağlığı, bir takım çarpık yapılaşmanın önüne geçmek için yerel yönetim karar organları, belediye meclisi ve belediye encümeni kararları ile amme yararını gözetiyor. Bununla ilgili kararlar alıyorlar.
Alanya Belediyesi Encümeni’nin 1 Şubat 1929 tarih ve 44 no’lu kararında;
“Alâiye kasabası halkı eskiden sur dahilinde meskûn bulunduğu ve sur dışındaki yerlerin boş sakini bulunmadığı sıralarda kasabanın sur dışında denize nazır en güzel mevkii kabristan yapılmış; Fakat ahali sur içinden yavaş yavaş dışarı çıkarak mahalleler oluşturup evler yapınca kabristan mahallelerin ortasında, çarşının içinde ve bitişiğinde kalmıştır. Esasen kabristan duvar ve sâire ile çevrili olmadığından, her türlü kirlenme ve fenalığa maruz kaldığından kabristan denmeye layık olmayan bir duruma gelmiştir. Şimdiki hâli üzere bırakılması doğru olamayacağından ve mahalleler ise Sugözü, Kellerpınarı ve Hasbağçe olup, her biri için başka kabristan tedariki gerekmiş; Eldeki mevcut kabristan defin işinin bundan sonra yapılmaması ve menedilmesi sağlık açısından uygun görünmüştür. Kasabanın Kuyularönü Çarşısı’ndan başlayarak Gazipaşa Nahiyesine doğru yapılan şosenin kabristana taallukundan dolayı ortaya çıkan kemiklerin nakil ve gömülmesi için bir yer gösterilmek üzere ahali tarafından belediyeye müracaat edilmiş; Öncelikle Sugözü Mahallesi Kabristanı’nın yapılması ve sonra diğer mahallelerin kabristanlarının yapılması gerektiğinden, hemen üyelerden Hacı Nuri Efendizade Talat ve Mütevellizade Ali Sururi ve Ömerzade Arif Efendilere Hükümet Tabibi Ragıb Bey de katılmış; hazırlayıp sunmuş oldukları 31 Ocak 929 tarihli raporlarında Sugözü Mahallesinin kale arakası denilen yerinde deniz kıyısındaki Hatipzadelerin tarlası ile Hacı Hafız Kadri Efendi’nin tarlası arasında ve anayol bitişiğinde kale arkasından derbent dibine giden anayolun deniz cihetindeki kumluk mahallin kabristan olmak üzere kabul edildiği gösterilmiş ve bahsi geçen Hatipzadelerin kayalık dibi itibaren düz bir çizgi olarak Alaiye Kasabası tarafına kesinlikle geçilmemesi, derbent tarafının derbent dibine kadar yeterli genişlikte olduğu, kasaba tarafına geçilmediği takdirde mahallelerin kötü durum ve adetlerden korunacağı, bu suretle kabristan yapılmasında sağlık ve teknik açıdan mahzur olmadığı, işbu mahallin sahipsiz olduğu için istimlak işlemlerine gerek olmadığı, ancak deniz tarafından başka anayol ve diğer iki tarafa dikenli tel ile sınırının belirlenmesi gerekeceği ifade edilmiştir.
Sugözü Mahallesi için belirtilen yerin kabristan olması ve masrafın Belediye Sandığı’ndan ve tahsisatından ödenmesi, durumun ilanıyla beraber bundan sonra kasabanın Kuyularönü Kabristanı’na cenaze defnedilmesine izin verilmemesi hususuna karar verilmiştir” (Karasu, Tufan.2004).
Bu Encümen Kararından da anlaşılıyor ki Alanya kasabası; 1929 yılında köyler hariç, Hisariçi ve Tophane Mahallelerine ilaveten Kellerpınarı (Güllerpınarı), Hasbağçe ve Sugözü mahallelerini de ekleyerek 5 adet mahalle olmuştur. Zira; imar planları veya planlar, şehirler ve kentler canlı bir organizmaya benzerler, dönemin ve günün şartlarına göre daima değişim gösterirler. Alanya Merkez 1929 da 5 mahalle iken bugün 18 mahalledir. 6360 Sayılı Büyükşehir Yasasıyla, 2014 yılında Alanya ilçesine bağlı belde ve köylerin mahalleye dönüşmesiyle bugün Alanya 102 mahalle olmuştur. 1929 yılında Sugözü Mahallesinin Damlataş bölgesi, bugünkü Güzelyalı Caddesi ve Dinek Mahallesindeki Derbent’e kadar uzandığı görülüyor. Yukarıda tanımlanan encümen kararı ile oluşturulan Güzelyalı Caddesi, deniz kenarındaki mezarlıkta artık aktif değildir. Mezarlığa yeni defin işlemleri yapılmamaktadır. (Devamı yarın)