Belediye, lûgatlarda bir şehir veya kasabanın bütün sosyal ihtiyaç hizmetleri dahil olmak üzere temizlik, aydınlatma, su, yol, kanalizasyon vb. hizmetlerine bakan idare olarak tarif edilmektedir.
Belediye Kanunu’nda ise; “mahalli müşterek nitelikteki tüm hizmetleri görür.” şeklinde tanımlanmaktadır.
Günümüzde insanoğlunun doğumundan ölümüne kadar, neredeyse faydalandığı tüm hizmetlerde yerel yönetimlerin rolünün olduğu görülüyor. Şöyle ki; Doğdun nüfusa kaydolacaksın adresini belediye veriyor, biraz büyüdün parkta oyun oynayacaksın, parkı belediye yapıyor, okula gideceksin, okulu belediye yapıyor veya yapımına katkıda bulunuyor, spor sahasını, sağlık ocağını, yeşil alanı kısaca eğitimden sağlığa, planlamadan güvenliğe, altyapıdan üstyapıya, ulaşımdan barınmaya vb her işin içinde mutlaka belediye vardır. Hatta öldükten sonra bile hizmet devam ediyor. Malum teknoloji gelişti; Belediyeler mezarlıkların haritasını yapıp, mezarlık bilgi sistemi kuruyor. Yolun İstanbul, Ankara, Antalya gibi bir büyük kente düştüğü zaman, bu dünyadan göç eylemiş bir dostunu veya akrabanı ziyaret etmek istediğinde, mezarını bulmak artık çok kolay. Kiosk üzerinde ilgili kişinin ismini yazdığın zaman, sistem hemen mezarın adresini çıktı olarak veriyor ve kolay bir şekilde ziyaretini gerçekleştirebiliyorsun. Ayrıca mezarlıkların bakım, onarım ve temizliği de belediyeler tarafından yapılıyor.
“Beled” kelimesi Mekke için kullanılmıştır. Daha çok siyasi oluşumun olduğu yerleşimler için kullanılmıştır. Cahiliye döneminde Mekke’deki kabileler arasındaki siyasi oluşumdan dolayı bu kelime kullanılagelmiştir. Memleket ve şehir manalarına gelen bu kelime daha sonra Mısır’da da kullanılmıştır. Medine şehri için kent, şehir, medeniyet ve peygamber beldesi anlamına gelen “Medine” kelimesi kullanılmıştır.
Ülkemizde belediyeler ve belediye kurulmasının tarihi serüvenine baktığımız zaman 1839 Tanzimat Fermanı’nın ilanına kadar gitmemiz gerekir. Tanzimatla beraber Osmanlı İmparatorluğu’nda özellikle bürokraside yurtdışı ziyaretleri, uluslararası ilişkiler artar. Avrupa ülkeleri ile diplomatik görüşmelerde, yurtdışı ziyaretlerde, Avrupa kentlerinde ve kent yönetimlerinde belediyelerin olduğu görülür. Osmanlı Döneminde bugünkü manada belediyelerin kurulması ilk defa 1854 yılında yapılan düzenlemelerle olur. Ülkemizdeki ilk belediye, 1855 yılında kurulan İstanbul Belediyesi’dir. Diğer kentlerimiz de İstanbul’u takip ederler. Alanya Belediyesi de 1872 yılında Osmanlı Dönemi’nde kurulan belediyelerden biridir.
Şimdi akla şöyle bir soru geliyor: Belediyeler kurulmadan, belediye hizmetlerini kim yapıyordu?
Klasik Osmanlı Dönemi’nde şehirler merkez bürokrasisinin üyesi kadılar tarafından yönetiliyordu. Kadılara yardımcı memurlar da yeniçeri ocağı tarafından sağlanıyordu. Kadılara yardımcı olan bu memurlar; İhtisap Ağası (kadı’nın yardımcısı), Subaşı (temizlik işleri), Asesbaşı (güvenlik işleri, gece bekçisi), Böcekbaşı (bugünün zabıta amiri), Mimarbaşı (Mimar, mühendisler), Tulumbacılar (İtfaiyeciler) gibi şehirdeki hizmetlerden sorumludurlar. Osmanlıda, bugünkü belediye hizmetlerinin bir çoğu kurulan ve vakfedilen vakıflar aracılığıyla da yapılıyordu.
Fatih Sultan Mehmet Han Çevre Nizamnamesinde şöyle demektedir:
“Ben ki İstanbul fatihi abd-i âciz(âciz kul) Fatih Sultan Mehmet; bizatihi alın terimle kazanmış olduğum akçelerimle satın aldığım İstanbul’un Taşlık mevkiinde kain ve malumu’l-hudut olan 136 bap dükkanımı aşağıdaki şartlar muvacehesinde vakf-ı sahih eyledim. Şöyle ki bu gayrımenkulatımdan elde olunacak nemalarla İstanbul’un her sokağına ikişer kişi tayin eyledim. Bunlar ki ellerinde bir kap içerisinde kireç tozu ve kömür külü olduğu hâlde günün belirli saatlerinde bu sokakları gezeler. Bu sokaklara tükürenlerin tükürükleri üzerine bu tozu dökeler ki yevmiye 20 şer akçe alsınlar…”
Osmanlı devlet yetkilileri ve hayır sahiplerinin kurdukları vakıflar sayesinde de yerleşim yerlerinin gelişmesi, çevrenin korunması, güzelleştirilmesi ve temizlenmesi gibi hizmetlerde vakıfların önemli rolü vardı.
(DEVAMI YARIN)