İbn i Haldun'a göre zaman;' Bekleyince yavaşlar, gecikince hızlanır, üzülünce can yakar , mutlu olunca kısalır, acı çekince bitmek bilmez, sıkılınca uzar.' Zaman kendi doğrularını mı yaratır yoksa doğrular zamanı kendi etrafında mı akıtır? Bazı şeyler olsa da olur olmasa da.
Kadın, siyaset ve Türk tarihi dediğimiz zaman akıllara Altuncan Hatun gelir. Altuncan Hatun zor zaman da kendini ortaya atmış , sonunun nereye gideceğini önemsemeden Türk tarihinin belki de en önemli dönüm noktalarından birisine vesile olmuştu. Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey' in hanımı Altuncan Hatun . Tuğrul Bey' in kardeşi İbrahim Yınal tarafından başlatılan isyan ateş topu gibi büyümüştü. Tuğrul Bey yenilgiye uğramış çekilmek zorunda kalmıştı. 
Tuğrul Bey hanımı Altuncan Hatun ve vezirinden destek istemişti. Altuncan Hatun, vezirinin telkinleri ve Abbasi Halifesi'nin izin vermemesi üzerine Tuğrul Bey'e destek göndermekten vazgeçmişti. Fakat sonrasında yaşanan gelişmeler gerçek niyetleri gözler önüne sermişti. 
Vezir, Altuncan Hatun'un ilk evliliğinden olan oğlu Enurşirvan'ı tahta oturtmak için türlü planları uygulamaya koymuştu. Durumu anlayan Altuncan Hatun onlardan önce davranarak Tuğrul Bey' e desteğe koştu. 
İbrahim Yınal'ı yenilgiye uğratarak devletin yıkılmasına, fetret devrine girmesine engel oluyordu. Altuncan Hatun sadece bir menfaat sandalyesi tekmelememişti. Ben değil biz diyerek belki de birçok zaferin ve kut'lu geleceğin kapısını aralamıştı. Altuncan Hatun'un gözü gibi bakıp sahip çıktığı bu anahtar Anadolunun, Balkanların ve Kafkasların anahtarıydı.
Gün geldi anahtarın sahibi maalesef yok sayıldı. Osmanlı Devleti'nin Yükselme Döneminde yerleşik yaşama geçiş ve yerleşilen coğrafyadaki Bizan/İran kültürel etkilerinin kötü yansımasının sonucu olarak kadını uzunca bir süre arka plana iterek, Tanzimat Dönemine kadar kadının kamusal alandaki etkisinin kırılmasına şahitlik ettik. Türk milletine Bizans'dan geçme bir hastalık olduğunu duymuştuk. Gevşeklik, laubalilik, dedikodu, fitne, fesat, terbiyesizlik, birbirini beğenmemek, sır saklayamamak, rastgele laf söylemek. Bunların yanında anahtarın sahibini de yeni coğrafya ve yeni kültürler ile ( Bizans/İran) yok saymışız haberimiz yok. 
Anahtarın sahipleri Nene HATUN, Sabiha GÖKÇEN, Zübeyde HANIM ve ALTUNCAN HATUN.
'Menfaat bir sandalyeye benzer; başında taşırsan seni küçültür, ayağının altına alırsan seni yükseltir. Yusuf Has Hacib