Yüzyılın felaketiyle (doğa olayı ) ülkemiz sınandı. İşin teknik konularıyla jeologlar ve deprem bilimciler ilgileniyor. Bizler de onları takip ederek konu üzerinde yorum yapabiliyoruz. İşin teknik boyutunun yanında bir de hukuki sonuçları olacaktır. Olmalıdır. 1999 depreminde kusurlu olduğu iddiasıyla 6.286 kişi yargılandı. En çok cezayı alan müteahhit kişi ise 7.5 yıl hapis yattıktan sonra tahliye oldu. Sonrasında ise kaldığı yerden inşaatlarına devam ettiği söyleniyor. Dört ayaklı bir aşamadan geçtiği görülen inşaa sürecinde ilk aşamayı müteahhit kişi olarak görebiliriz. Müteahhit kişinin cezai sorumluluğu TCK'de şu şekilde düzenlenmiş:
Cezai sorumluluk açısından ise yapı uygun şekilde yapılsaydı hiç doğmayacak bir yaralama veya ölüm meydana gelirse müteahhit taksirle öldürme ve yaralamadan sorumlu olacaktır. Burada müteahhidin gerekli dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı kusurlu bir davranışı ile öngörülemeyecek şekilde başka bir kimsenin hayatına son vermesi durumu söz konusu olacağı için “Taksirle Ölüme Neden Olma” suçu oluşacaktır. Bu suç 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 85. maddesinde düzenlenmiştir:
“Madde 85- (1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Taksirle yaralama suçu ise aynı kanunun 89. maddesinde düzenlenmiştir:
“Madde 89- (1) Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.”
Bu dört ayaklı sürecin diğer aşamalarında yapı denetim şirketleri , onların düzenlediği raporları denetleyen belediyeler ve Çevre Ve Şehircilik Bakanlığı geliyor. Resmi rakamlara göre ölü sayısının 47.975'e ulaştığı görülmekte. Milyonlarca insan şehir değiştirmek zorunda kaldı.
Cumhuriyet tarihinde 18 imar affı çıkarılmış. Bunun 8 tanesi son 20 yılda. Hemen her siyasi partinin bu aflarda imzası var. Bu imar aflarının ne kadar ağır sonuçlarının olduğu hem vatandaş hem siyasi partiler tarafından acı şekilde tecrübe edildi. Bu af meselesinin bir daha konuşulmasının dahi ne denli yanlış olacağı gün gibi ortada siyaset üstü bir meseledir.
Bu süreçte tutuklanan belediye başkanları gördük. Yüzlerce insana mezar olan binaların müteahhitlerine sahip çıkan belediye başkanları gördük. Deprem ülkesi olmamız gerçeğini değiştiremeyiz. Fakat en azından yerel yöneticilerin inşaatçılarla aralarına biraz mesafe koyması gerektiği anlaşıldı. Müteahhitlerle ortak olan hatta kendileri inşaat yapan belediye başkanları bazı sorumluluklarını gözden kaçırmış olmalı ki sonuçlar bu kadar ağırlaştı. Hemen her partiden olan bu yerel yöneticiler ve bunların türevleri almaları gereken cezaları almalı ve siyasetten uzaklaşmalı diye düşünüyorum.
Daha önce de demiştim . İnsan her şeye sahip olamaz . Her şeye sahip olmaya gerek de yok zaten. Parayı siyaseti gücü kontrol altında tutmaya çalışan çağdığı yerel yöneticiler ve siyasetçilerden kurtulmamız gerekmektedir. Bu partiler üstü bir meseledir.
Şahsiyetin önemindende bahsetmiştik. Şahsiyet sahibi insanlara 10. Köy aratılmamalı.
' Mal cimrilerde , silah korkaklarda kararda zayıflarda olursa işler bozulur.' Hz Ebubekir