Alanya Belediye Meclisi’nde görev yapan Abdullah Sönmez’in artık ne siyaseten ne de vicdanen savunulacak bir yanı kalmamıştır. Seçilmiş bir meclis üyesi olarak, iki dönemdir neredeyse hiçbir toplantıya katılmayan, katılmadığı her toplantı için de mazeret bildirerek sorumluluktan kaçan birinin hâlâ o koltukta oturuyor olması, Alanya halkına yapılan büyük bir haksızlıktır.

2024 yılında yalnızca 1 toplantıya katılan, 11 toplantıyı mazeretle pas geçen Sönmez, 2025’te yapılan 4 toplantının da sadece birinde bulunmuştur. Toplamda 14 toplantıdan uzak kalan bir meclis üyesi artık “aktif siyasetçi” değil, sadece ismi listede olan bir figürdür. Sönmez’in bu tutumu ne protestodur, ne de haklı bir tepki. Bu, halk iradesini hiçe saymanın, sorumluluktan kaçmanın, seçilerek gelen bir görevi keyfine göre kullanmanın açık örneğidir.

Hatırlatmakta fayda var: Abdullah Sönmez daha önce, MHP’li Belediye Başkanı Adem Murat Yücel’den “Alanya’nın batısından sorumlu başkan yardımcılığı” beklentisini karşılık bulamayınca da aynı şekilde belediye meclisi toplantılarına katılmamıştı. Hatta katıldığı günlerde bile belediye başkanlığı aracının yanına kendi aracını çekerek “sessiz mesajlar” vermeyi tercih etmişti. Şimdi aynı tavrı Osman Tarık Özçelik döneminde de sürdürüyor. Üstelik 18 Şubat 2025’te İYİ Parti’den e-Devlet üzerinden istifa ederek bağımsız kaldı, yani şu anda tam anlamıyla yönsüz bir siyasetçi konumunda.

Peki, halk ne yaptı? Seçimde Abdullah Sönmez’in ismine oy vererek, kendisini Alanya Belediye Meclisi’ne gönderdi. Peki Sönmez ne yaptı? Bu sorumluluğu üstlenmek yerine, mazeret arkasına saklanarak görevden kaçtı. Meclis üyeliği bir ayrıcalık değil, bir görevdir. Eğer bu görevi yerine getirmeyeceksen, yerini halkın sorunlarıyla ilgilenmeye hazır bir başka isme bırakman gerekir. Alt sıradaki kişi hazır bekliyor, ama Sönmez hâlâ koltukta.

5393 Sayılı Belediye Kanunu’nun 32. maddesi gayet açık: “Bir yıl içinde yapılan toplantıların üçte birine özürsüz veya izinsiz olarak katılmayan üyelerin üyeliği, meclis kararıyla sona erdirilir.” Yani artık bu durumu seyretmek değil, gereğini yapmak gerekir. Meclis de, hukuk da, halk da bu sorumsuzluğun farkında.

Abdullah Sönmez ya görevinin başına dönmeli, ya da kendisine emanet edilen meclis koltuğunu derhal terk etmelidir. Çünkü bu koltuk, kimsenin babasının malı değildir. Halkın, Alanya’nın ortak iradesiyle şekillenmiş bir makam, bir sorumluluk alanıdır. Sönmez’in kişisel hesaplarına, gönül koymalarına, kırgınlıklarına tahammül edecek bir makam değildir.

Artık yeter! Ya meclise gel ve işini yap… Ya da çekil ve önünü aç bu kentin! Alanya susmaz, izlemekle yetinmez!