Bir zamanlar doğasıyla kendine hayran bırakan Alanya, bugün maalesef beton yığınlarının gölgesinde kalmış bir şehir haline geldi. Şehrin yemyeşil görüntüsünün yerini alan gri tonlar, yalnızca göze değil, ruhumuza da ağır geliyor. Peki, nerede hata yaptık?

Hızlı şehirleşme, kontrolsüz yapılaşma ve turizm odaklı rant politikaları, Alanya’nın kimliğini adeta yok etti. Yıllardır süregelen plansız imar anlayışı, yeşil alanların kaybına ve altyapı yetersizliklerine yol açtı. Doğayı korumak yerine ona meydan okuyan bir anlayış, bugün hem çevreyi hem de insan yaşamını tehdit eder hale geldi.

Ancak umut tamamen kaybolmuş değil. Alanya Belediye Başkanı Osman Tarık Özçelik’in geçtiğimiz günlerde aldığı karar, şehrin geleceği için bir dönüm noktası olabilir. Özçelik, imar yolları açılmamış ve altyapısı tamamlanmamış bölgelerde yapı ruhsatı verilmesini durdurduğunu açıkladı. Bu karar, yalnızca mevcut sorunların çözümü için değil, aynı zamanda gelecekteki kentsel gelişimin planlı ve sürdürülebilir bir şekilde ilerlemesi için kritik bir adım.

Başkan Özçelik’in açıklamasında şu ifadeler dikkat çekiciydi: “Şehrimizin düzenli gelişimini sağlamak ve altyapı hizmetlerini etkin ve sürdürülebilir bir şekilde sunmak amacıyla, imar planları çerçevesinde gerekli altyapı çalışmaları tamamlanmadan, özellikle imar yolları açılmamış bölgelerde yapı ruhsatı verilmesi durdurulmuştur.”

Bu karar, yalnızca çevreciler için değil, şehrin tüm sakinleri için de bir umut ışığı olabilir. Çünkü yollar, elektrik, su ve kanalizasyon gibi altyapı hizmetleri tamamlanmadan yapılan yapılaşmalar, beraberinde kaosu getiriyor. Trafik sorunları, sel baskınları, enerji kesintileri ve estetikten yoksun kent manzaraları, bunun en somut örnekleri.

Elbette bu tür kararların uygulanması kadar, denetlenmesi ve süreklilik kazanması da önem taşıyor. Eğer bu adımlar tutarlılıkla hayata geçirilirse, Alanya’nın yeşil geçmişine dönmesi olmasa da, daha yaşanabilir bir geleceğe kavuşması mümkün. Ancak bu süreçte, yalnızca yerel yönetimlere değil, Alanya halkına da büyük görev düşüyor. Doğayı korumak, plansız yapılaşmaya karşı çıkmak ve sürdürülebilir yaşamı savunmak, hepimizin sorumluluğu.

Bugün geçmişe dönüp özlemle baktığımız yemyeşil Alanya’nın kaybını sorgularken, gelecekte çocuklarımızın beton yığınlarının arasında değil, daha dengeli ve yaşanabilir bir şehirde büyüyebilmesi için mücadele etmeliyiz. Başkan Özçelik’in altyapı odaklı kararının, Alanya’nın geleceğine yönelik doğru bir adım olduğunu umuyor ve bu adımı destekliyorum. Çünkü bugün alınan tedbirler, yarın nefes alabileceğimiz bir şehir yaratacak.