Sevmek kelimesi ile karşılaşınca hepimizin zihninde bir tanım oluşuyor. Soyut bir kavram olan sevgiyi soyut olan düşüncelerimizde yaşatıyoruz. Bunu somutlaştırmanın en kolay yolu ‘Sevmek benim için ne demek ?’ sorusunu kendimize sormak. Tanımlama aşamasına geçtiğimizde uzunca düşünebilir veya tanımlamakta güçlük çekebiliriz. Bu başta acı verici olsa da kendimizi anlamamız ve değişmemiz için bir fırsattır.
Sevmek ailemiz ve çevremiz tarafından öğrenilen bir kavramdır. Bu sebep ile herkesin sevme biçiminin farklı olduğu çıkarımına varabiliriz. Ailemiz tarafından ‘Uslu çocuk olmazsan seni sevmeyiz’, ‘Ödevlerini yapmazsan bozuşuruz’ gibi söylemlerle karşı karşıya kalabiliriz. Ya da bazen sözleri ile değil davranışlarıyla veya bakışlarıyla çocukta bir imaj yaratır. Hareketli olan çocuğu gözleriyle komut eden aileler veya kötü not aldığında üzülen, göz deviren ailelerle karşılaşmış olabilirsiniz. Aileler çocuklarını koşulsuz sevdiğini anlatsada çocuğun hissettiği şey bu olmayabilir. Çocuk ailenin bu davranışlarıyla koşullu sevgi hisseder. Sadece uslu ve sessiz oldukça onay alan çocuk ileride duygularını dışavuramayabilir. Başardıkça onaylanan ve güzel sözler söylenen çocuk ‘Ben meyve veren bir ağaç olmalıyım yoksa ailem beni taşlar ve sevgilerini kaybedebilirim’ mesajı ile yaşar. Başardıkça veya görevlerini yaptıkça onaylanan çocuk için sevgi kavramı artık farklıdır. İnsanların sevgisini kazanabilmek için kesintisiz uğraşabilir ve çevresi için bir şeyler yaptıkça sevileceğini düşünebilir.
Psikolojik Danışman Ekrem Çağrı Öztürk ,''Ailesiyle diz dize göz göze oturup iki çift sohbet etmeyen, oyun oynamayan, kahkaha atmayan, duygularını açıkça ifade etmeyen, koşulsuz bir biçimde ‘Seni seviyorum’ denmeyen çocuklar büyüdüğünde gerçek sevginin ne olduğunu bilmeden partner seçiminde bulunabilirler. Çocukken ailemiz tarafından gördüklerimizin sonucunda yetişkinlik dönemimizde tanıdık ve bilindik olana gideriz. Çünkü başka bir tanım zihnimizde yoktur. Bu nedenle sevgi tanımımız ailemizden gördüğümüz veya öğrendiğimiz haliyle mi kaldı yoksa kendimize yeni bir tanım oluşturduk mu diye sorgulamamız gerekir.'' dedi.