HACI MEHMET VE HACIMEHMETLİ KÖYÜNÜN HİKAYESİ (2)

Kış ayları Selinti, yaz ayları İlanlı Taş Yaylası derken, zaman hızla akıp gider. Bu arada  develer ve sürüler de çoğalır. Yörük Ağası İbrahim Bey de aradan geçen bu 10-15 yılda artık yaşlanmıştır. Bir kış mevsiminin ikindi vakti,  aniden İbrahim Bey vefat eder. Babasının ölümüyle, henüz 20’li yaşlarda yakışıklı bir genç olan Hacı Mehmet, ailenin tüm sorumluluğunu üzerine alır. Bir taraftan da devletin yörük Türkmenler üzerindeki yerleşik hayata geçme baskısı Hacı Mehmet’i, Selinti, Adanda da bulur. Devlet haklıdır, İmparatorluk için devşirme usulü sağlanan asker artık temin edilemez olmuştur. Devlet, herkesi kayıt altına alarak, hem tarım alanlarını işlettirip gelir ve öşür vergisi almak,  hem de asker için elverişli çocukları ve gençleri bilmek istemektedir. Ancak yıllardır konar-göçer göçebe hayatı sürdüren, dağlarda geçimini sağladığı hayvanları ile özgürce hareket eden yörükler için yerleşik hayata geçmek zor gelir. Genç Hacı Mehmet de,  yerleşik hayata geçip tarımla uğraşmayı hiç istemez.  Bir taraftan etinden, sütünden ve yününden  faydalandığı hayvanları ile arasında oluşan duygusal bağ, bir taraftan da ruhundaki özgürlük şarkıları hiç dinmez. Toros Dağları’nın yörük ozanı Dadaloğlu misali; “Ferman Padişahınsa, dağlar bizimdir” diyerek, o yıllarda (1770’ler) Toroslara, yaylaya erken göçmeye başlar. Bu arada 500 civarında koyunu ve çok sayıda devesi vardır. Erken göçmesinin yanında sürülerinin de artmasıyla, Ağustos ayının sonlarına doğru İlanlı Taş Yaylası’nın otlakları azalır. Hacı Mehmet sürülerine yeni otlaklar bulmak için bir keşif yapar ve yakın çevresinde tepenin bir tarafında Mahmutlar Beldesi’nin  Bozbelen Yaylası, diğer tarafında Mahmutseydi Köyü’nün  Taşlı Yurt yaylası’nın bulunduğu ve bu yaylalar arası bir geçiş güzergahı olan, uzaktan bakınca görüntüsünün at eğerine benzemesi nedeniyle yörükler tarafından Eğerbelin Boğazı olarak adlandırılan boğaza çadırını kurmaya karar verir. Tarihler Eylül ayını gösterdiğinde bir sabah namazı ile Hacı Mehmet yörük çadırını Eğerbelin Boğazına kurar. Sürülerini de otun ve su kaynaklarının bol olduğu Seydimahmut’un  Taşlı Yurt yaylası tarafına yönlendirir ve verimli otlaklarda sürüler otlamaya başlar.
O yıllarda, Alanya Mahmutseydi Köyü’nden yaklaşık 40 hane yaz aylarını Taşlı Yurt yaylasında geçirirler. Başlarında da her zaman olduğu gibi Seydi Mahmut’un sulbünden gelen birisi cemaatin riyaset makamında bulunur. Osmanlı nizamnamelerinde de yazılı olan ve zamanla Türk örf ve adetlerinde bir deyim haline gelen; “misafirlik 3 günlüktür” deyimi tüm tebaa tarafından bilinir. 
Bu konuda Metin Özer “Özellikle Kanuni döneminde Yörük nizamlarının, idari ve mali mükellefiyetlerini ortaya koyan mufassal Yörük kanunnameleri ortaya çıkmıştır. Konar göçer hayat yaşayan aşiretlerin yaylak ve kışlaklarına gidip gelirken bir yerde durmamaları, oturmak lazım gelince orada üç günden fazla oturmamaları ve kimseye zarar vermemeleri, bir kimseye zarar verdikleri zaman yaptıklarını tazmin etmeleri kanunnamelerde kaydedilmiştir (bkz Özer, 2006:31-32)” (( Devamı yarın)