SİYASET

Gazipaşa'da Hazine arazisini parsel parsel satış

Gazeteci Fatih Altaylı kendisine ait haber sitesinde Gazipaşa ilçesindeki hazine arazisinin parsel parsel satışının gerçekleştiğini iddia etti.


İŞTE O YAZI
Mısır’ın ünlü El Ahram gazetesi gibi bir şey.

Yaptıkları ise “satış”.

Memleketi satıyorlar.

Diyeceksiniz ki, “Ne var bunda canım, kimler satmıyor ki, parsel parsel satıldığını siyasetçiler söylemedi mi!”

Haklısınız.

Zaten muhtemelen Antalya’daki çete de buradan yola çıkmış olmalı.

“Onlar satıyorsa, biz niye satmayalım” diye.

Gazipaşa’daki çetenin yaptığı şu.

Hazine’ye ve Milli Emlak’a ait 700 parça gayrimenkulü, daha doğrusu araziyi parsel parsel satmışlar.

Satılan arazilerin toplam değerinin 10 milyar TL civarında olduğu iddia ediliyor.

Kaça satıldıklarını ise bilmiyoruz.

Kampanya yaptılar mı, toptan alıma indirim uygulandı mı, peşin alımlarda yüzde 20 indirim yapıldı mı bunları bilmiyoruz.

Ama arazilerin değerinin 10 milyar TL civarında olduğu biliniyor.

Peki alanlar masum mu!

Hiç zannetmiyorum.

Çünkü satılan arazilerin kamu malı olduğunu bilmeyen yok.

Belli ki, bu arazilerin yeni sahipleri de bile bile almışlar.

Peki ya satıcılar.

Tabii ki, devlet memuru, tabii ki kamu personeli.

Gazipaşa’nın “kupon” arazilerini parsellemişler ve Özelleştirme İdaresi’ne haber verme gereği duymadan, kendi kendilerine arazileri özelleştirmişler.

Belli ki, “Hep onlar yiyecek değil ya biraz da biz yiyelim” demişler.

Satanlardan biri ilçedeki Milli Emlak Şefi Ahmet Ö., diğeri ise ilçedeki harita mühendisi Alper U.

Tapuda da üst düzey ortakları olduğu biliniyor ancak şimdilik bu ikisi tutuklandı.

Gerisi de gelecektir.

Alıcılar da belli ama henüz açıklanmadı.

Yakında çıkar.

Ama Gazipaşa’daki dedikodulara bakılırsa aralarında bazı iktidar mensuplarının, milletvekili, hatta eski bakanların da olduğu söyleniyor.

Örtbas edilmez ise yakında öğreniriz.

Olayı duyunca pek şaşırmadım.

Bir iş insanından duyduğum söz aklıma geldi.

‘Patron çalıyorsa, çalışanı da ondan çalar”

Yemek
Birkaç yıl önce insanların gelecekte protein ihtiyacını böceklerden sağlayabileceğini, gıda seçiminin tamamen bir kültürel kodlama olduğunu söylemiştim.

Tabii iktidar yanlıları demediğini bırakmamıştı.

Ben de bu salaklara “Kardeşim, denizden çıkan böceği yiyorsunuz da, karada dolaşanı niye yenmesin. Biz bugün kültürel olarak bunu yemiyoruz hatta iğreniyoruz bile ama bugün pek çok kültürde bu yeniyor” demeye üşendim.

Laf akıllıya, düşünene, anlayana anlatılır.

Bunlarla uğraşmaya değmez.

Ama Oda TV’de Soner Yalçın’ın pek sevdiği “saklı seçilmişler” haberlerinden birinde, böceğin bir protein kaynağı olarak kullanılması ile ilgili eleştirel bir haber görünce yazmadan duramadım.

Oda Tv haberinde sentetik et lobisi ile böcek yenebileceğinden söz eden bilim insanları birlikte harmanlanmış ve bunun bir lobinin eseri olduğu vurgulanmış.

Soner’in aşı, ilaç ve gıda devlerine şüpheci yaklaşımına, onun gibi aşı karşıtı olmasam da, yer yer katılırım ama bence böcek konusunda pek aynı fikirde olamayacağım.

Açıkçası ben de dünya nüfusu bu hızla artmaya devam ederse, gelecek nesillerin protein ihtiyacını karşılamak için böceklere başvuracağından eminim.

Ki zaten, dünyanın “Batı medeniyeti” dediğimiz bölümü dışında bu şimdiden çok yaygın.

Amazonlarda, kabilelerin pek çoğu mönülerinde bol miktarda böcek barındırıyor.

Brezilyalı 2 Michelin yıldızlı şef Alex Atala, Amazon’a yaptığı gezilerde görüp tattığı kimi böcekleri yemeklerinde kullanmaya çoktan başladı.

Karıncalı yemeklerini tadanlar karıncanın tadını “Lemon grass”a benzetiyorlar.

Keza Doğu ve Güneydoğu Asya’da böcekler bolca tüketiliyor.

Vietnam, Kamboçya sokaklarında şişe geçirilmiş örümcekler, akrepler ve çıyanlar görmek şaşırtıcı değil.

Çin’de de durum farklı değil.

Bilim adamlarının hesaplamalarına göre dünyada 1×10 üzeri 19 böceğin toplam ağırlığı 1 trilyon ton.

Buna karşın şu anda tüketmekte olduğumuz sığır, koyun, domuz ve aklınıza gelen fare dahil her türlü “yenebilir” hayvanların toplam ağırlığı 630 milyon ton. (Fare yazdım diye kızmayın. Roma İmparatorluğu’nun en makbul yemeklerinden biriydi ve başta da dediğim gibi gıda seçimi tamamen kültürel.)

Yani anlayacağınız 100, 200 sene sonra hâlâ insan diye bir tür varsa, muhtemelen böcek yiyor olacaktır.

Hele hele özellikle büyükbaş hayvanların çevreye verdiği zarar, su tüketimindeki etkileri göz önüne alındığında belki de başka seçenek kalmayacak.

Muhtemelen o gün geldiğinde de hayvan etini savunanlar için “hayvancılık lobisinin askerleri” diyecekler.

İftiraya karşı olmak lazım
Geçenler eski Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in KİPTAŞ’ın 5. Levent projesinden ucuza ev aldığı yazıldı.

İddiaya göre, Dinçer’e fazladan indirim yapılmıştı ve o da fırsat bu fırsat diyerek birkaç daire almıştı.

Youtube programı sırasında Emre bana bu konuyu sorunca, “Ömer Dinçer’in böyle bir şey yapacağını zannetmiyorum. Parasal konularda çok namuslu ve titiz bir adamdır. Bu nedenle AKP ile geçinemedi ve partiden ayrıldı. Kimseye kefil olacak halim yok ama Ömer Dinçer’in böyle bir şeye tenezzül edecek bir adam olmadığını zannediyorum” dedim.

Siyasal İslamcılara, AKP’lilere genel bakışım malum ama kalkıp da yalan söyleyecek halim yok.

Bildiğimi söylemek zorundayım.

Ben böyle deyince, Ömer Dinçer mesaj attı.

O dönemde KİPTAŞ’ın yayınladığı reklamları ve burada ilan edilen fiyat ve indirim oranları ile ilgili basına verilen reklamları yolladı.

“O sırada Torunlar’da metrekare fiyatı 6 bin 443 TL, Kiptaş’ın metrekare fiyatı ise 6 bin 172 TL idi. Üstelik KİPTAŞ’ın yaptıklarında havuz, spor salonu gibi hiçbir sosyal donatı da yoktu” dedi.

Ve ne soracağımı anlamış gibi hemen ardından “Daha uzun vade yaptıkları için KİPTAŞ’tan aldık” dedi.