Kaptanoğlu, depremin merkez üssünün Alanya’ya çok yakın bir noktada, Aksu Sismik Boşluğu olarak adlandırılan bölgede yer aldığını belirterek, bu tür depremlerin bölgenin jeolojik özellikleriyle ilişkili olduğunu ifade etti.
“Antalya Körfezi’nde Artan Sismik Hareketlilik”
AFAD’ın ilksel çözümüne göre yaklaşık 7 km, Kandilli Rasathanesi’nin çözümüne göre ise 12 km derinlikte meydana gelen depremin, sığ bir odak derinliğine sahip olması nedeniyle Alanya’da şiddetli hissedildiğini belirten Kaptanoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Deprem, Kırkkavak-Anamur Fay Zonu üzerinde, Aksu Bindirmesi olarak adlandırılan bölgede gerçekleşmiştir. Bu fay zonu, Mersin’den Akdeniz içerisine doğru ilerleyip, Alanya merkezine 4-5 km mesafeden geçerek Manavgat yönünde kara içerisine giriyor. Sığ odaklı bir deprem olduğu için Alanya’da etkisi oldukça fazla hissedildi. Eğer depremin odak noktası daha derinlerde, Afrika Plakası içerisinde gerçekleşseydi, bu kadar güçlü hissedilmeyecekti.”
“Aksu Sismik Boşluğu ve Depremsellik”
Aksu Sismik Boşluğu’nun jeofizik literatüründe önemli bir yer tuttuğunu vurgulayan Kaptanoğlu, şu bilgileri verdi:
“Sismik boşluk, daha önce büyük depremler üretmiş ve uzun süredir sessiz olan fay zonlarını tanımlamak için kullanılan bir kavramdır. Antalya Körfezi ve çevresi, Helen-Kıbrıs Dalma-Batma Zonu ile ilişkili olarak Afrika levhasının Anadolu levhası altına dalması sonucu oluşan gerilmelerin etkisindedir. Son dört yıl içerisinde bu bölgede, bugünkü deprem dahil, 4 ve üzeri büyüklükte dört deprem meydana gelmiştir:
• 05.10.2020 – 5,2 büyüklüğünde
• 11.11.2023 – 4,2 büyüklüğünde
• 29.11.2023 – 4,8 büyüklüğünde
• 03.01.2025 – 4,5 büyüklüğünde
Bu veriler, bölgede artan sismik hareketliliği gözler önüne seriyor. Sismik boşluklar dikkatle izlenmeli ve gelecekteki olası büyük depremlere karşı önlemler alınmalıdır.”
“Bilim ve Mühendislikle Yüzleşmeliyiz”
Kaptanoğlu, yaşanan depremlerin bölgenin doğal bir gerçeği olduğunu belirterek, şu uyarılarda bulundu:
“Depremler, bilinçli ülkelerde afete dönüşmek zorunda değildir. Alanya ve çevresinde yapı stoklarının güçlendirilmesi hayati önem taşımaktadır. En ufak bir depremde panik yaşamak yerine, bilim ve mühendislik çözümleriyle bu gerçeğe hazırlıklı olmalıyız. Güvenli yapılar inşa etmek, bizi depremin yıkıcı etkilerinden koruyacaktır. Antalya Körfezi ve çevresi gibi aktif bir deprem bölgesinde bu tür önlemler bir tercih değil, zorunluluktur.”
“Antalya Valiliği’nden Açıklama”
Depremin ardından T.C. Antalya Valiliği’nden yapılan açıklamaya göre, bölgede sıva dökülmeleri ve eski yapılarda ufak çatlaklar dışında herhangi bir olumsuzluk tespit edilmediği belirtildi. Bu durumun, bölgedeki yapı stokunun büyük ölçüde sağlam olduğunu göstermesi açısından sevindirici olduğunu ifade eden Kaptanoğlu, “Ancak bu durum, daha büyük depremler için hazırlık yapmamız gerektiği gerçeğini değiştirmez” dedi.
“Sismik Boşluklara Dikkat”
Son olarak, Aksu Sismik Boşluğu’nda artan depremlere dikkat çeken Kaptanoğlu, şu sözlerle açıklamasını sonlandırdı:
“Bu bölgede daha önce binlerce deprem meydana geldi ve gelecekte de olmaya devam edecektir. Bu doğal gerçeği göz ardı edemeyiz. Bilimsel çalışmalarla bölgede meydana gelen depremleri takip etmeli, halkımızı bilinçlendirmeli ve yapı güvenliğini artırmalıyız. Unutmayalım ki bizi koruyacak olan, doğanın gücü değil, mühendisliğin ve bilimin gücüdür.”