Depremin merkez üssü, Antalya Körfezi açıklarında, Alanya’ya 85 km ve Gazipaşa’ya 75 km uzaklıkta yer alıyordu. AFAD’ın ilksel verilerine göre 4,8 büyüklüğünde ve 35 km odak derinliğinde gerçekleşen deprem, Kandilli Rasathanesi’ne göre ise 5,2 büyüklüğünde ve 10 km odak derinliğinde ölçüldü. Her iki kurumun da belirttiği üzere bu veriler ilksel olup, ilerleyen süreçte revize edilebilecektir.
T.C. Antalya Valiliği’nden yapılan açıklamada bölgede herhangi bir olumsuzluğun tespit edilmediği bildirildi. Ancak bu sarsıntı, bölgedeki deprem riski ve yapı güvenliğine dair farkındalığın artması gerektiğini bir kez daha ortaya koydu.
Aksu Bindirmesi ve Sismik Boşluklar: Depremin Bilimsel Arka Planı
29 Kasım’da gerçekleşen bu deprem, Ege-Kıbrıs Yayı’nın Aksu’ya doğru uzanan Aksu Bindirmesi üzerinde meydana geldi. Bu fay hattı, Antalya Körfezi’nin altındaki aktif sismik alanlardan biri olarak biliniyor. Depremin 35 km odak derinliği, kırılmanın Anadolu Plakası içerisinde gerçekleştiğini gösteriyor. Uzmanlara göre bu durum, sarsıntının Alanya’da neden bu kadar şiddetli hissedildiğini açıklıyor.
Afrika Levhası’nın, Anadolu Levhası’nın altına dalması sonucu oluşan tektonik hareketler, Akdeniz havzasında sürekli bir gerilim yaratıyor. Bu bölgedeki sismik boşluklar, uzun süre sessiz kalan ve enerji biriktiren fay hatlarını işaret ediyor. Daha önce büyük depremler üreten bu bölgeler, yeniden büyük sarsıntılar üretme potansiyeline sahip.
Deprem Enerjisini Hafifleten “Yastık Etkisi”
Depremin Akdeniz’in derinliklerinde gerçekleşmesi, denizin “pillow effect” (yastık etkisi) olarak bilinen enerji soğurma mekanizması sayesinde dalga enerjisinin bir kısmını azaltmıştır. Ancak bu avantaj, zeminin yapısı ve faya olan yakınlık gibi faktörlerle dengelenmektedir.
Alanya’da Deprem Riskinin Haritası: Alüvyon Zeminlerin Etkisi
Depremin şiddetini artıran en önemli faktörlerden biri, zeminin yapısıdır. Alanya’nın sahil bandında ve alüvyon zeminlerde deprem dalgalarının büyüklüğü kaya zeminlere oranla 3-5 kat daha fazla hissediliyor. Bu nedenle, bölgedeki yapıların zemin etüdü ve dayanıklılığı hayati önem taşıyor.
Uzmanlar, Alanya’nın PGA 475 ivme değerlerinin 0.190 g ile 0.230 g arasında değiştiğini, bunun da deprem riskinin “düşük-orta derecede” olduğunu gösterdiğini belirtiyor. Ancak bu, Alanya’nın tamamen güvende olduğu anlamına gelmiyor. Kıbrıs Fayı’nda gerçekleşebilecek 6,5 büyüklüğündeki bir depremin Alanya’da alüvyon zeminler üzerinde 5,5 büyüklüğünde hissedilebileceği tahmin ediliyor.
Helen ve Kıbrıs Yayları: Bölgenin Deprem Potansiyeli
Alanya’yı etkileyebilecek fay sistemlerinin başında, Helen ve Kıbrıs yayları geliyor. Helen Yayı, Afrika Levhası’nın Ege Denizi altına daldığı aktif bir tektonik bölgedir. Kıbrıs Yayı ise Doğu Anadolu’dan başlayarak Kıbrıs’ın güneyinden Fethiye Körfezi’ne kadar uzanır. Bu yaylar, 7 ve üzeri büyüklükte depremler üretme potansiyeline sahiptir.
Tarihsel olarak, 1926 Datça (Ms=7.7), 1935 Girit (Ms=7.1), 1948 Akdeniz (Ms=7.2) ve 1957 Akdeniz (Ms=7.1) depremleri bu fayların yıkıcı gücünü göstermiştir. Son yıllarda Antalya Havzası’nda 4,5 ve üzeri büyüklükte depremlerin artışı, dikkatle izlenmesi gereken bir duruma işaret ediyor.
Deprem Bilinci ve Yapı Güvenliği Hayat Kurtarır
Jeofizik Mühendisleri Odası Onur Kurulu Üyesi İhsan Erman Kaptanoğlu, “Depremler, bilinçli toplumlar için afetlere dönüşmek zorunda değildir” diyerek mühendislik çözümlerinin önemine vurgu yaptı. Kaptanoğlu, yapı stoklarının gözden geçirilmesi, zemin etütlerinin yapılması ve güvenli yapıların inşa edilmesi gerektiğini belirtti.
Sonuç olarak, deprem gerçeğiyle yüzleşmek, panik yerine önlem almayı gerektiriyor. Güvenli yapılar inşa etmek ve mevcut binaların dayanıklılığını artırmak, yalnızca mühendislerin değil, tüm toplumun sorumluluğundadır.
Unutmayalım: Deprem değil, önlem alınmamış yapılar öldürür!